26 Ağustos 2009 Çarşamba

TOPKAPI SARAYI'NDA MÜTHİŞ KEŞİF

Topkapı Sarayı'nın ana girişinde bulunan eski karakol binasının arkasındaki bahçede, Bizans akropolü ortaya çıkarıldı. Akropolün yanı sıra bölgede Tunç Çağı'na kadar giden arkeolojik parçalar da bulundu. Tunç Çağı'ndan parçaların bulunması, İstanbul'un tarihinin bilinenden çok daha öncelere dayandığı görüşlerini destekliyor.

DÜNYANIN EN ÖNEMLİ AKROPOLÜ

Karakol binasının arkasında Bizans sanatı ve arkeolojisi uzmanı Dr. Ferudun Özgümü
ş temizlik çalışmalarını yürütüyor. TÜRSAB Kültür Turizmi Komitesi'nce düzenlenen gezide konuşan Dr. Ferudun Özgümüş, karakol binasının arkasındaki gecekonduları boşaltılması ve bölgenin temizlenmesiyle, dünyanın en önemli akropolünün ortaya çıktığını söyledi. Özgümüş, ayrıca tunç çağına kadar giden arkeolojik parçaların da bulunduğunu ifade etti. Özmüş, temizlik çalışmalarının ardından arkeolojik kazı çalışmalarına başlanacağını dile getirdi.

GECEKONDULARIN ALTINDAKİ SAKLI TARİHİN UYANIŞI

Burada, yani Saray'ın bahçesinde hizmetlilerin kullandığı gecekondular yer alıyordu. Kültür Bakanlığı'nın yoğun çabalarıyla hukuki olmadan lojman olarak kullanılan karakol binası ve arka bahçesindeki gecekondular boşaltılmıştı. Aynı zamanda tam da Aya
İrini'nin yanında bulunan bölgede sürdürülen temizlik çalışmaları, saklı tarihi gün yüzüne çıkarıyor.
TARiHİN ORTASINDA TUVALET

Ziyaretimiz sırasında tüm gecekonduların yıkıldığı görüyoruz ancak gecekondulardan bi
rinin tuvaletinin çalışmaların yapıldığı bölgenin ortasında kullanılmak üzere durması karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz.

AKROPOL NEDİR?

Akropol tepesi, İstanbul'un ilk kuruluş yeri olar
ak biliniyor. "Akro" (yüksek), "Polis" (şehir) kelimelerinden türetilmiş akropol, yüksek ve savunulması kolay tepeler üzerinde kale anlamına geliyor. Bu kale içinde yönetici krallığa ait çeşitli sosyal ve dinsel yapılar yer alıyor.
KARAKOL BİNASI RESTAURANT OLUYOR

Bu arada ortaya çıkarılan Bizans akropolünün önünde yer alan eski karakol binası ise restaurant oluyor. TÜRSAB ve Kültür Bakanlığı'nın yaptığı işbirliğinin ardından TÜRSAB da Feriy
e Lokantası'yla anlaşma yaptı. Eski karakol binası, Osmanlı Türk ağız tadına uygun yeme içme mekanına dönüştürüyor.

ARKEOLOJİK PARK HALİNE GETİRİLECEK

Ayrıca Feriye Lokantası olacak karakol binasının arkasında çıkan buluntuların ortaya çıktığı yerin de arkeolojik park haline getirileceği ifade ediliyor.
TOPKAPI SARAYI'NDAKİ MÜTHİŞ KEŞİF- 25.08.2009- SABAH GAZETESİ

http://www.sabah.com.tr/Turizm/2009/08/25/topkapi_sarayinda_muthis_kesif

UYARI: YAZI VE FOTOĞRAFLARIN İZİNSİZ KULLANILMASI HALİNDE YASAL İŞLEM YAPILACAKTIR.

25 Ağustos 2009 Salı

AYASOFYA'DA YATAN PADİŞAHLAR

Ayasofya Müzesi Haziresi'nde ziyaretçilere kapalı bulunan padişah türbeleri gün ışığına çıkıyor. Ayasofya Müzesi Müdürü Doç.Dr.A.Haluk Dursun, Ayasofya'daki türbelerin 1 aya kalmadan ziyaretçilere açılacağını açıkladı. Ayasofya'da II. Selim, III. Murat, III. Mehmet, I.Mustafa ve I.İbrahim ile şehzade türbeleri bulunuyor.



İlK KEZ PADİŞAH EŞLERİ DE AYNI TÜRBEDE

TÜRSAB Kültür Komitesi tarafından Ayasofya'ya düzenlenen gezide, Müze Müdürü Doç. Dr. A.Haluk Dursun, Ayasofya'nın bilinmeyenleriyle ve son buluntularla ilgili bilgi verdi.1574'te 2. Selim'in ölümüyle birlikte burada bir türbenin yapımına başlıyor. II. Selim Türbesi, Mimar Sinan'ın yaptığı 18 türbeden biri. Ayasofya Haziresi'nde Mimar Sinan tarafından yapılan Şehzadeler Türbesi ve Sinan'ın öğrencisi Davut Ağa'nın yaptığı III. Murat Türbesi var. Ayasofya Müzesi Müdürü Dursun, II. Selim Türbesi'nin önemli bir özelliğinin de ilk kez padişah eşlerinin de aynı türbeye gömülmeye başlanılması olduğunu kaydediyor.

DELİ İBRAHİM VE I.MUSTAFA AYASOFYA'NIN VAFTİZHANESİNDE

Tahtan indirilen I. İbrahim (Deli İbrahim) ve I.Mustafa ise Ayasofya'nın vaftizhanesinde yatıyor. Vaftizhanenin türbeye dönüştürüldüğü belirtiliyor.
KAÇIRILAN ÇİNİLER LOUVRE MÜZESİ'NDE

Müze haziresinde 1882-1896 yılları arasında Fransız Albert Sorlin Dorigny tarafından restorasyon sırasında çinilerin, onarım için Fransa'ya götürüldüğü ve yerine sahtelerinin getirildiğinin tespit edildiği belirtiliyor. Bu çinilerin, Fransa'da, başta Louvre olmak üzere bazı müzelerin depolarında bulunduğunun da belirlendiği ve resmi kanallarla iadesi talep ediliyor.

GİZLİ MELEK
Öte yandan Ayasofya Müzesi'nde sürdürülen restorasyon çalışmalarında yapının pandantiflerinde bulunan 6 kanatlı serafım( Melek) tasviri ortaya çıkarıldı. 14'üncü yüzyılda yapılmış olduğu tahmin edilen mozaiğin gerçek yaşı, Ayasofya Yüksek Bilim Kurulu ve Anıtlar Kurulu üyelerinin yapacağı incelemeler ve diğer mozaiklerle karşılaştırmalar sonucunda belirlenecek.

RESTORASYON İSKELESİ 2010'DA KALKACAK
Ayasofya Müzesi Müdürü Doç.Dr. Haluk Dursun, yaklaşık 20 yıldır Ayasofya'nın ortasında yer alan iskelesinini 2010 yılında tamamen kalkacağını ifade ediyor.
AÇIKÖĞRETİMİN YAPILDIĞI İLK YER

Ayasofya Müzesi Müdürü Doç.Dr. Haluk Dursun, Ayasofya'nın bilinmeyen diğer bir özelliğinin de açıköğretimin yapıldığı ilk yer olduğunu vurguluyor. Ayasofya'nın içinde I. Mahmut döneminde halka açık olarak seçmeli derslerin verildiği belirtiyor.
BİR İLK DAHA: MOZAİKTEN TUĞRA
Ayasofya'da Sultan Abdülmecit'in mozaikten tuğrasının ortaya çıkarıldığını açıklayan Müze Müdürü Dursun, mozaikten tuğranın da bir ilk olduğunu ifade etti.

AYASOFYA'DA YATAN PADİŞAHLAR- NİLÜFER ŞENSÖZ- 20.08.2009- SABAH GAZETESİ


UYARI: YAZI VE FOTOĞRAFLARIN İZİNSİZ KULLANILMASI HALİNDE YASAL İŞLEM YAPILACAKTIR.

6 Ağustos 2009 Perşembe

GÖCEK'İN TURKUVAZ KOYLARI-YAVANSU

Yavansu Koyu'na ilk girdiğinizde burası adı üstünde pek bir yavan geliyor. Ancak koyda geçirdiğiniz süre ilerledikçe önyargınız yerini hayranlığa bırakıyor.



Tekneyi Recep Bey'in yüzen restoranının yanına bağlıyoruz.Tekneyi bağlar bağlamaz da suya atlıyoruz. Yavansu Koyu'nun derin ve berrak sularında sanki ağaçlar denizinde yüzüyorsunuz.


GİZEMLİ LYDAE
Yavansu Koyu'nun içlerine doğru çam ve zeyti
nlerin arasında yapacağınız yaklaşık yarım saat süren keyifli yürüyüşün ardından antik Lydae kenti karşınıza çıkıyor. Bu kentle ilgili hiçbir bilgi yok. Antik kentin turistik şekilde paketlenmemesine mi sevinelim yoksa şimdiye kadar antik kentte kazı çalışması yapılmamasına mı üzülelim... Bölgede nereye gitseniz geçmişin bilinmezliğini koruduğuna tanık oluyorsunuz.
Fethiye Müze Müdürü İbrahim Malkoç'tan aldığımız bilgilere göre, bölgede yüzey araştırması yapılmış ancak kazı çalışması yapılmamış. Malkoç, üniversitelere ç
ağrıda bulunarak, "Kazı başkanları elektrik ve su olmaması nedeniyle kazı çalışmasını çok maliyetli buluyor. Bilimsel araştırma için bir üniversitenin talip olması lazım" diyor.



PİŞERKEN GÜLÜMSEYEN BALIK!
Kaptanımız RYA eğitmeni Peter, bu geceyi Yavansu'da geçireceğimizi söylüyor. Recep Bey, eşi ve çocukları Yavansu'daki yüzen restaurantta misafirleri ağırlıyor. Restaurant çok salaş ve renk renk lambalarla aydınlanıyor. Saat 20:30 olduğunda gerçek ziyafet başlıyor.

Sipariş ettiğim balığı yemek için harekete geçtiğim anda ekibimizin en genci olan 13 yaşındaki Aras, "Pişerken mutlu olsa gerek, yüzü gülüyor baksana" diyerek gülümsüyor. Bu cümleyi duyuktan sonra balığı yemek konusunda bir an tereddüt etsem de gülümseyen balığın tadının muhteşem olması da açıkçası beni mutlu ediyor. Ekipteki herkes, yemeklerin lezzeti karşısında sürekli olarak "Tekrar gelmeliyim" demekten kendilerini alamıyor. Hatta Aras tabağındakileri silip süpürürken, "Keşke tabak da yenilebilir olsaydı" diyor.
KAPISIZ VE KİLİTSİZ YAŞAM
Ekip arkadaşlarından Debbie, restaurantın hemen teknenin yanıbaşında olması nedeniyle gece kokpitte nasıl uyuyabileceğimizi merak ediyor. Ancak restauranttan ayrıldıktan sonra yaklaşık yarım saat içinde Recep Bey ve ailesi restaurantı yarına hazırlama işlerini çoktan tamamlamış oluyor. 3 çocuk annesi olan Debbie, hem tatil hem de RYA eğitimi almak için İngiltere'den Göcek koylarına gelmiş. Debbie, Yavansu'da karşılaştığımız Recep Bey ve ailesinin sıcaklığı ve samimiyetinden çok etkileniyor. Eylül ayında İngiltere'den arkadaşlarıyla tekrar buraya gelmenin planını yapmaya başlıyor.
Gece koy ışıl ışıl. Uzaklardaki mavi tur teknesinde müzik sesleri geliyor. Karşımdaki kokpit minderinde kıvrılan Debbie, Ürdün Kralı'nın olduğu iddia edilen tekneyle ilgili konuşuyor. Bense duvarların olmadığı, kapısız ve kilitsiz dünyayı yaşamaktan duyduğum memnuniyetle uykuya dalıp gidiyorum. Yavansu'daki gece güne akarken birden susmayan metalik sesle tatlı uykudan fırlıyorum. Neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Gözlerimi açtığımda karada her yerde keçiler ve keçilerin çan sesleri... İyiki uyanmışım. Yavansu Koyu'na yolunuz düşerse günün doğuşunu mutlaka yaşamalısınız.

GÖCEK'İN TURKUVAZ KOYLARI- NİLÜFER ŞENSÖZ- 6.AĞUSTOS.2009

http://www.sabah.com.tr/Turizm/2009/08/06/gocekin_turkuvaz_koylariyavansu

UYARI: YAZI VE FOTOĞRAFLARIN İZİNSİZ KULLANILMASI HALİNDE YASAL İŞLEM YAPILACAKTIR.