1 Eylül 2009 Salı

UZUN YAŞAMIN SIRRINA YOLCULUK

Geyikli'de feribot sırası beklerken karşımda duran boz renkli Ada'yı izliyordum. Kafamda hep terkedilmiş, yalnız, kayıp ve rüzgarın susmadığı dramatik bir yer olarak canlandırdığım Ada'ya bu kadar çok ilginin olmasının nedenini öğrenmek için sabırsızlanıyordum.
Yaklaşık yarım saat sonra feribot geldi ve Ada'ya doğru yol almaya başladık. Tost ve çayla açlığımı yatıştımaya çalışırken ünlü tarihçi Herodot'un "Tanrı insanları uzun ömürlü olsun diye Bozcaada'yı yaratmış" sözleri kulaklarımda çınlayıp duruyordu. "Uzaktan kupkuru gözüken bu yerde uzun yaşamın sırrı nasıl olur?" şeklinde türlü düşünceler kafamın içinde gezinip duruyordu. Sonunda iskeleye doğru yanaştık. Çok sayıda insanla birlikte ben de feribottan indim. Genellikle bir yere vardığımda ilk işim o yerden ayrılmak için bilet almak oluyor. Özellikle ada olunca her istediğiniz zaman mekanı terketme şansınız olmuyor. Pazar günü dönüş yolculuğunu garantilemek için önceden saatleri kontrol edip biletimi ayarladım. Artık Bozcaada'nın sırrını öğrenmeye başlayabilirdim. Kalabalık içinde renk renk tahta sandalyeli kafelerin ve lokantaların arasından ilerliyordum. Türkiye'nin pek çok turistik beldesinde olan ısrar burada yok. Kimse bize "Buyrun balığımızı deneyin" demiyor ya da Bozcaada pazarında gezinirken sizlere malını satmaya çalışan pazarcılar burada yok. Huzurlusunuz. Bir şey alma baskısına maruz kalmıyorsunuz. Ya da Türkiye'de pek çok restoran ve çay bahçesindeki plastik sandalye istilasına burada rastlamıyoruz. Rüzgarın sesinin ve denizin serinliğinin hakim olduğu, plastikle çevrelenmeyen çiçeklerle dolu bir dünya.
Türkiye'nin köyü olmayan tek ilçesi Bozcaada. Ada'da tek bir merkez var. 41 kilometrekarelik Bozcaada biraz Türkiye, biraz Yunanistan biraz da İtalya kokuyor. Adayı gezmek için dilerseniz minibüs kullanabilirsiniz. Arzu ederseniz araba kiralayabilirsiniz. Bisiklet de bir alternatif. Ya da Ada'daki bir taksiciyle anlaşıp yaklaşık 65 lira vererek tüm Bozcaada'yı detaylı olarak gezebilirsiniz.
SİZE ÖZEL KOYLAR
Bozcaada'nın en popüler koyu Ayazma. Ayazma çok sayıda insanın birarada yüzdüğü, şezlong ve şemsiyelerle dolu bir plaj. Yer bulursanız şayet 10 TL karşılığı bir şezlong ve şemsiyeniz oluyor. Burası Türkiye'deki pek çok plajdan farklı değil. Plajın arkasında ise restaurantlar var. Ayazma'da karşımıza çıkan en değişik tat ise deniz börülcesinden gözleme oldu. Ayrıca patlıcanlı gözleme de çok lezzetliydi. Ayazma ve Habbela Koyları'na minibüsle rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. 'Kalabalık sevmem' diyorsanız Ayazma dışında Ada'da çok sayıda bakir koy var. Arabanızla durup sadece kendinize ait bir koyda denize girebilirsiniz. Bu koylardan birinde güneşin batışını izleyebilirsiniz. Buz gibi ancak tertemiz olan denizi Bozcaada'yı Bozcaada yapan en önemli özelliklerden biri. Gerçek anlamda insanı dinçleştirici ve tüm yorgunluğunuzu atmanızı sağlayacak bir etkisi var. Ayazma ve Habbele dışında Akvaryum, Beylik, Çayır, Ova, Tekirbahçe, Tuzburnu ve Poyraz Limanı sakinlik arayanlar için çok uygun ayrıca bu koyların dışında Ada'da irili ufaklı adı bile olmayan koylar bulunuyor.


Adanın bir tarafı ne kadar boz ise diğer tarafı yemyeşil ve üzüm bağlarıyla dolu. Bozcaada'nın tamamı SİT alanı. Mimarinin bozulmaması İçin Anıtlar Birliği aktif olarak çalışıyor. Merkezin dışnda genellikle tek katlı çatısız taştan bağ evleri bulunuyor. 70'li yıllardan itibaren özellikle sanat çevreleri arasında popüler olmaya başlayan Bozcaada, sakinlik arayanların gözdesi olmaya devam ediyor. Bağ evleri şimdilerde daha çok yazlık ev olarak kullanılıyor. Evler mutlaka Anıtlar Kurulu'nun belirlediği standatlarlar göre yapılıyor. Arsa ne kadar büyük olursa olsun bağ evi inşaatı 80 metrekare ile sınırlanmış durumda.
Rüzgar güllerine doğru yol alırken arabayı durdurup bağların birinden kopardığımız çavuş üzümü tadıyoruz. Çavuş üzümünün tadı büyüleyici ve adeta bıkmadan yeme isteği uyandırıyor. 3 bin yıldır Bozcaada'da bağcılık ve şarapçılık yapılıyor. Kuzeyden esen rüzgarlar, Ada'nın bağcılığa uygun hale getiriyor. Bozcaada merkezli dünyaya yayılan şarap markaları var.
Günbatımını izlemek için tavsiye edilen rüzgar güllerinin ve Polente Feneri'nin olduğu bölgeye varıyoruz. 17 rüzgar gülünün bulunduğu santralden geçerek Polente Feneri'ne giriş, tehlikeli olabileceği ve kazaya sebebiyet verebileceği endişesiyle yasaklanmış. Ancak santralin hemen yanında kekiklerle dolu tarlaların arasından geçerek denizin kenarına kadar ulaşabiliyor ve buradan gerek fenerin gerekse rüzgar güllerini izleyebiliyorsunuz.
KALAMAR VE AHTAPOT BACAĞINI MUTLAKA TATMALISINIZ

Güneşin çekidiği saatlerde rüzgar güllerini geride bırakarak merkeze doğru yol alıyoruz. İskelenin hemen yanında çok sayıda restoran bulunuyor. Denizin kenarındaki restoranlarda zengin Ege mutfağından etkileyici örnekler var. Deniz ürünleri çok taze. Restoranlarda beğendiğiniz balığı isteğiniz gibi pişirtiyorsunuz. Tazeliğinde ötesinde belkide başka yerde bulamayacağınız lezzette kalamarlardan tatma olanağınız var. Kalamarın yanısıra ahtapot bacağını denemenizi tavsiye ederiz. Karides, midye tava, kabakçiçeği dolması da Bozcaada restoranlarında afiyetle yiyebileceğiniz tatlar. Üzümü, şarabı, denizi ve deniz ürünlerinin yanısıra Ada'daki domates reçeli de çok meşhur. Domates reçeli satan özel dükkanlar bile var.

Bozcaada'nın dikkat çeken diğer bir yanı da Bozcaada'yla ilgili çok çeşitli hediyelik eşya bulabiliyorsunuz. Kale, Bozcaada Müzesi, Ayazma Manastırı, şarap fabrikaları, eşşiz manzaralara tanık olabileceğiniz Göztepe ve rüzgar güllerinin dışında, merkezdeki Rum Mahallesi'ni görmelisiniz. Birbirinden renkli kapıları olan çok şirin evlerin bulunduğu sokaklarda kendinizi kaybedebilirsiniz. Rum Mahallesi'ndeki evlerin büyük bir çoğunluğu pansiyon ya da butik otel. Zaman zaman bu kadar yapılı güzelliğin içinde kendinizi reklam filminin içinde dolaşıyor hissine de kapılıyorsunuz.

KONAKLAMA NASIL?

Bozcaada'da 5 yıldızlı oteller ve tatil köyleri yok. Ada halkı bağcılık dışında son yılllarda pansiyonculuğa ağırlık vermiş. Adada küçük ve şirin çok sayıda butik otel var. Güneydeki bir tatil beldesinde günlüğü 25-30 lirada başlayan temiz pansiyonlarda kalabiliniyor. Ancak Bozcaada'da durum farklı. Adaki pansiyon ve butik otellerin standartları biraz daha yüksek. Kendine has ada mimarisi, Rum evleri ve adanın içlerindeki taş evler gözlerinizi doyuruyor. Estetik, hizmet kalitesiyle birleşince Bozcaada'ya yoğun talep oluyor. Bu nedenle de konaklama fiyatları günlük 60- 150 TL arasında değişiyor. Özellikle de bağbozumu zamanında fiyatlar artıyor. Bozcaada'ya gitmeden önce mutlaka kalınacak yer için rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

NASIL GİDİLİR?

Bozcaada, İstanbul'a 400 km., Ankara'ya 710 km., İzmir'e 280 km., Bursa'ya 320km. ve Çanakkale'ye 60 km. uzaklıkta. İstanbul'dan ulaşım; 1'nci güzergâh; Tekirdağ, Gelibolu, Eceabat veya Kilitbahir'den feribotla Çanakkale'ye gelinir. Çanakkale Geyikli iskelesinden, Bozcaada'ya ulaşabilirsiniz. 2nci güzergâh; Yenikapı'dan feribotla Bandırma'ya geçilir, Biga, Çan, Bayramiç, Ezine üzerinden Geyikli iskelesinden, Bozcaada'ya ulaşabilirsiniz. Bozcaada, İstanbul arası yaklaşık 7 saat sürüyor. Ankara'dan ulaşım; Eskişehir, Bilecik, Bursa, Çan, Bayramiç, Ezine üzerinden Geyikli iskelesinden, Bozcaada'ya ulaşabilirsiniz. Bozcaada, Ankara arası yaklaşık 12 saat sürüyor. Büyükşehirlerden Bozcaada'ya her gün 3 otobüs şirketi tarafından karşılıklı seferler yapılıyor. Otobüsler yaz döneminde Geyikli Yükyeri İskelesi'na kadar gelip gidiyor. Feribot zaten Bozcaada merkezine yanaştığı için otobüsler adaya geçmeye gerek duymuyor. Yaz dönemi dışında son durak Ezine'deki otobüs garı oluyor. Buradan minibüslerle Geyikli'deki iskeleye varılıyor.

Bozcaada'da herkesin uzun yaşaması mümkün mü bilinmez ancak dinç tutan denizi, enfes çavuş üzümü, taptaze deniz ürünleri, çiçeklerle dolu şirin evleri ve güleryüzlü halkıyla hayatı daha tatlı kıldığı kesin.

UZUN YAŞAMIN SIRRINA SEYAHAT-NİLÜFER ŞENSÖZ- SABAH GAZETESİ 31.08.2009

http://www.sabah.com.tr/Turizm/2009/08/31/uzun_yasamin_sirrina_seyahat

UYARI: YAZI VE FOTOĞRAFLARIN İZİNSİZ KULLANILMASI HALİNDE YASAL İŞLEM YAPILACAKTIR.




Videolar